|
Uçağınız, Dalaman'a süzülürken, lombozundan gök mavinin, çam yeşiline dönüştüğünü fark edersiniz. Önce Fethiye Körfezi'ndeki sayısız koylara serpiştirilmiş irili ufaklı adalarla gözgöze gelir, adacıklar arasında, rüzgârla oynaşan yatların yelkeni olmayı düşlersiniz. Karaya yeniden kavuşunca da, havanın tuzlu kokusu ve serin dokunuşları, bir deniz ülkesine geldiğinizi müjdeler. Dalaman Havaalanı'ndan Göcek'e uzanan 20 kilometrelik yol, çamların gölgesinde telaşla denize koştururken, Göcek'de bir görünüp bir kaybolur. Köye girmeyip, sığla ağaçlarının (Liquidambar orientalis) hoş kokusunu soluyacağınız İnlice'ye devam ederseniz, hemen yol kenarında bir Lykia kaya mezarıyla karşılaşırsınız. Göcek'i çevreleyen tepelerin yamaçlarında bu kaya mezarlarının benzerlerini göreceksiniz. Lykia ile Karia sınırındaki bu bölgede yürüyüş yaparsanız, antik çağın coğrafyacı gezginleri Strabon ve Pilinius ile aynı mekânları paylaşmanın keyfini de yaşayabilirsiniz. Bu topraklar Daidalos ve İkarus efsanelerinin de geçtiği varsayılan topraklar. Göcek, bu deniz ülkesindeki sayısız denizci dostlarından sadece biri belki. Ama öne çıkan özelliği, Akdeniz'deki en mavi rotanın merkezinde yer alması, neşeli denizcilere ve yorgun teknelerine hizmetteki cömertliği. Sahilde, mavi yolculuğun güzelliğiyle büyülenmiş deniz tutkunlarını, yatların bakım ve ikmali için koşuşturan denizcileri, çekek yerleri ve marinalarda, tuzlu sulara dönmek için sabırsızlanan tekneleri, onları denize hazırlayan çalışkan ustaları görebilirsiniz. Sokaklarında, restoran ve barlarında her milletten gezginle karşılaşabilirsiniz. Göcek, sürekli gelişirken, mavi ve yeşili korumaya da büyük özen gösteriyor. Mavi yolcuların ve yatların buluşma yeri olan Göcek'in, denizcilerle yakınlığı eskilere uzanıyor. Çünkü Göcek bir zamanlar Lykia'nın deniz kentlerinden Kalimche idi. Türk entelektüelleri, 'Halikarnas Balıkçısı' olarak da tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, Azra Erhat ve Bedri Rahmi Eyüboğlu ile arkadaşlarınca tanıtılan 'Mavi Yolculuk'un, Marmaris-Fethiye rotasının da merkezinde. 1988 yılında SİT alanı olarak koruma altına alınan kıyılar, yapılaşmaya kapatılarak doğallığını korumuş. Issız ve sakin koylar, sadece mavi ve yeşili yaşamak isteyenlerin sığınağı olmuş. Rıhtımdaki tekneler, denize kavuşmanız için bir dolu seçenek sunuyor. İsteklerinize ve bütçenize uygun bir çözüm bulabilirsiniz. İster günübirlik turlara katılın, ister uzun süreli yat kiralayın, her durumda eski zaman öykülerini ve Akdeniz'in tadını yaşama şansını yakalayacaksınız. On iki adalar turunda, rotanızda Tersane Adası, Yassıca Adalar, Kleopatra Hamam ve Plajı, Çamlı, Bedri Rahmi ve Taşyaka koyları, Boynuz Bükü, Ak Bük, Sıralı Bük gibi pek çok koy ve bük olacak. Belki en çok, sadece Türkiye'de görebileceğiniz sığla ağaçlarının çılgın yeşiliyle tanışmanın, Akdeniz'de olmanın tadına varacağınız adsız ve ıssız koyları seveceksiniz. Sizin gibi, bu koylara tutkun olan deniz kaplumbağalarını da unutmayın. Caretta caretta'lar ürkek bakışlarıyla denizi süzerken onlarla gözgöze gelebilirsiniz. Pruvada, bir kayadan iri gözleriyle size bakan cıvıl cıvıl bir balık resmi gördüğünüzde Bedri Rahmi Koyu'na geldiniz demektir. Ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu 1974'de yaptığı balık resmiyle, yamacında Lykia kaya mezarlarının yer aldığı zakkumlarla bezenmiş bu koya adını vermiş. Komşu Taşyaka Koyu'ndan sonraki durak, Kleopatra Koyu. Koydaki kısmen sualtında kalmış kalıntılar, Mısır kraliçesiyle çağdaş değilse de, adını Kleopatra'dan almış. Biraz Karyalı, biraz da Bizanslı olan kalıntılar arasında kulaç atabilirsiniz. Kalıntıların yoğun olduğu bir başka ada da Tersane Adası. Ada, On İki Adalar'ın en büyüğü. Kalıntılar daha çok eski Rum yerleşiminden. Adını, Osmanlı Donanması'na I. Dünya Savaşı'nda tersane olarak hizmet vermesine borçlu. Yörük geleneğinin devamı olan gözlemeyi kıl bir tentenin gölgesinde yiyip, ayran içerek yemek faslını geçiştirebilirsiniz. Böylece, akşam Akdeniz'in bereketiyle zenginleşen sofralarda deniz ürünleri şölenine de yer kalır. Yassıca Adalar, daha çok, oyun bahçesindeki havuzlara benziyor. İki tarafı deniz ince bir kumsal, ucunda küçükler için bir havuz oluşturmuş. Küçük adaya denizden yürüyerek de geçebiliyorsunuz. Kıyıda, kiralık banana, bingo gibi deniz eğlencelerine katılabiliyorsunuz. Göcek, hem zorlu rüzgârlara kulak tıkayan koyları, hem Dalaman Havaalanı'na yakınlığı, hem de geniş bakım ve lojistik destek olanaklarıyla bir denizci limanı. Küçük, şirin pansiyonları, misafirperver çok yıldızlı otelleri, gelişmiş marinalarıyla denizi sevenlere hizmet vermekten keyif aldığını hissediyorsunuz. |
Kaynak: Skylife 07/2002 * Faruk Üründül, fotoğrafçı ve yazar. |
|
Hotel | Türkiye | Kapadokya | Turlar | Fotoğraflar | Misafir Defteri | Rezervasyon | Home |