Ege’nin
iyot kokulu imbatı, poyrazı, Kaz Dağları’ndan gelen kuzey esintisi, meltemi ve daha
nice rüzgârıyla adı binbir rüzgârlı şehre çıkmış şirin ilçesi Ayvalık’ta,
çeşitli deniz ürünleri arasında, dikenleriyle insanların korkulu rüyası olan
denizkestanesinin bol proteinli sarı yumurtasıyla karşılaşıyorum... Denizle
tanışıklığı olan herkesin mutlaka bir kestane hikâyesi vardır. Çoğumuz
denizkestanelerinden korkarak denize girdiğimizi, bu kötü akıbete uğrayınca da,
dikenleri çıkarmak için acılar içinde saatlerce kıvrandığımızı hiç
unutamayız. Ama, kestanenin verdiği acının büyüklüğü kadar yumurtasının lezzeti
de bir o kadar güzel. Batı Hint Adaları ve Akdeniz ülkelerinin çok sevilen yiyeceği
olan denizkestanesi yumurtalarının, ülkemizde yalnızca Ayvalık bölgesinde yenildiği
ve satıldığı söyleniyor.
|
Ayvalık
ve Cunda’nın Neoklasik mimarinin güzel örnekleriyle dolu, zeytinyağı kokulu
sokaklarında dolaşıp, sahille buluştuğunuzda karşınıza deniz kıyısına dizilmiş
lokantalar, çay bahçeleri ve balıkçılar çıkar. Farkında olmadan ayaklarınız sizi
balıkçılara doğru sürükler. Erken saatlerde dolaşıyorsanız, balıkçıların
dönüş saatini yakalarsınız. Denizden yeni çıkmış ağlardan balıklar toplanır,
istiflenir. Sonra da kestaneler temizlenmeye başlanır. Alıcılar balıkçıların
etrafında halka oluştururlar.Ben de ertesi sabah kestane avına katılmaya karar verdim.
Baharın coşkuyla yaşandığı sabahların birinde balıkçı Hüseyin’le kestane avı
için Ege’nin lacivert sularına açıldık. Yol boyunca yaptığımız sohbetlerde bu
mesleğin kendisine babasından, babasına da kayınpederinden kaldığını dile getirdi
|
İlçede
profesyonel olarak denizkestanesi toplayan birkaç kişinin daha bulunduğunu, kestanenin
sadece Ayvalık bölgesinde çıkartılıp yenildiğini ve lokantalarda meze olarak
bulabileceğimizi anlattı. Sohbet ederken denizkestanelerinin bulunduğu bölgeye
ulaşmıştık bile. Hüseyin hemen çatal uçlu sopasını çıkarttı. Bu uzun sopalar
hafif olmaları için kamış ya da alüminyumdan yapılıyor. Sopanın sivri ucu
kestaneyi çıkarmak, diğer iki elips şeklindeki uzantısı da yukarıya çıkarmak
için düşünülmüş. Bölgeyi taramaya başladık. Çatalın sivri ucuyla kestaneler
kayadan ya da kuma gömüldükleri yerden çıkarılıp, sepete atılmaya başlandı.
Kestaneler sepette bir gün canlı kalabiliyormuş. Denizdeki kayalıkların oyuklarında
ya da yarı yarıya kuma gömülmüş olarak yaşayan denizkestanelerinin genellikle
basık bir küre biçiminde olan dikenli gövdeleri, en dıştaki dikenli yeşil kabuğunu
atmamış kestane meyvelerini hatırlatıyor. Adlarını bu benzerlikten alan
denizkestanelerinin kabukları birbiriyle sıkıca kaynaşmış yeşil, kahverengi, mor ve
daha pek çok renkteki kireçli levhacıklardan oluşuyor.
|
Profesyonel
balıkçılar yalnızca irileşmiş dişi kestaneleri topluyor. Yavru kestanelerin
toplanmamasına özen gösteriliyor. Kestane toplamanın da bir zamanı var: Rüzgârlı
günlerde dikenli kabuğun içindeki kestane yumurtası dalgadan etkilenip dağılıyor.
Dağılan yumurta denizin durgunlaşmasından ancak birkaç gün sonra toparlanmaya
başlayıp toplanacak kıvama geliyor |
Kestane
sepetimiz dolmuş, dönme vakti gelmişti. Güneş yükselip sabahın serinliği
kaybolmadan kestanelerin temizlenmesi gerekiyor. Toplama kadar kestanelerin ayıklanması
da ayrı bir hüner istiyor. Kışın kestane yumurtaları daha dolgun oluyormuş. Yirmi
beş-otuz iri kestaneden bir kavanoz dolduruluyormuş. Kestaneler ya evlerin bahçelerinde
ya da sahilde sandalda bıçak veya özel makasıyla açılıp, koyu sarı renkte kavun
dilimine benzeyen yumurtalar çıkarılıp, küçük kavanozlara alınıyor. Bazı
kestanelerin sütlü olması yumurtaya ayrı bir lezzet katıyor |
|
Ayıklama
işi bitince yumurta kavanozları satılmak üzere balıkçılara bırakılıyor. Ayrıca,
ilçe sakinlerinden boş saatlerini değerlendirmek amacıyla kestane avına çıkanlar da
var. Cunda’nın güzel koylarından biri olan Pateriça Koyu’nda dolaşırken,
arkasına yemyeşil ormanı alan Ayışığı Manastırı’nın görkemli manzarası
eşliğinde özel tulumlarını giyip, çatal uçlu sopası ve toplanacak kestaneleri
koymak üzere bir plastik leğenle birlikte sahili tarayan insanlarla karşı karşıya
gelebilirsiniz. |
Tanıştığımız
Mehmet Bey ve ailesi de piknik yapıp kestane toplayanlardan. Toplama işi bitince
kestaneler ya hemen orada temizlenerek, getirilen yiyeceklere ilave edilip piknik sofrası
zenginleştiriliyor ya da evde temizlenip yenmek üzere poşetlere dolduruluyor.
Akşam
güneşinin kızıllığında Cunda’da lokantalardan birine oturun. Ayvalık ve adalar
panoramasını seyrederken, Girit mutfağının leziz yemekleri ve papalinanın yanında
zeytinyağı ve limon sosuyla hazırlanmış denizkestanesi yumurtalarını yiyip,
içkinizi yudumlarken Ege’nin kokusuyla gelen rüzgâr size mutluluk şarkıları
mırıldanacak ve o anın keyfine doyamayacaksınız.
|
|