![]() |
![]() |
|
![]() Selçuklu sultanlarından II. Kılıçarslan ve I. Alaaddin Keykubat dönemlerinde kervansaray yapımı artmış, güzergahların güvenliği devlet tarafından sağlanmıştı. Yolculuk esnasında zarar gören tacirin zararı da devlet tarafından tazmin edilirdi. Yani bir tür sigorta sistemi vardı. Gerek iç ticaret gerekse uluslararası ticaret gelişmişti. Anadolu'ya gelen yabancı tacirlere de geniş haklar tanınmış, gümrük vergilerinde indirimler yapılmıştı. Kervansaraylarda yerli yabancı ayırt edilmeksizin herkese 3 gün boyunca yiyecek, içecek verilirdi. Ayakkabılar tamir edilir, fakirlere de yeni ayakkabı verilirdi. Hastalar tedavi edilir, hayvanlarının bakımı yapılır, gerektiğinde nallanırdı.
Kapadokya bölgesindeki kervansaraylarda, yapı malzemesi olarak volkanik orijinli kesme taş kullanılmıştır. Kervansarayların duvarları, güvenlik nedeniyle, adeta kalın bir sur duvarı gibidir. Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örnekleri, kervansarayların taç kapı adı verilen girişlerinde görülür. Kale kapısı gibi sağlam olan kapıların kanatları ise demirden yapılmıştır. Bir günlük yol mesafesinde (30-40 km) inşa edilmiş olan kervansaraylar, Antalya-Konya-Aksaray-Kayseri yönünden Erzurum-Tebriz'den geçerek Türkistan'a; Karadeniz kıyılarından Amasya-Tokat-Sivas-Malatya-Diyarbakır üzerinden Irak'a kadar uzanırdı. Kapadokya bölgesindeki kervansaraylara bir göz atacak olursak; Aksaray Sultanhanı, Aksaray-Konya yolunda kervansarayla aynı adı taşıyan kasabada yer alır. 4500 m²'lik bir alanı kaplaması nedeniyle kervansarayların en büyüklerinden biridir. Sultanhan - AksarayAksaray Sultanhanı'nın iki kitabesinden 1229 tarihinde Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırıldığı ve mimarının Muhammed bin Havlan el Dımışkı olduğu anlaşılmaktadır. 1278 yılında geçirdiği bir yangından dolayı harap olan Sultanhanı, Vali Seraceddin Ahmed bin El Hasan tarafından tekrar tamir ettirilmiştir. Sultanhanı, ileriye doğru taşan portali ve köşelerdeki kuleleriyle anıtsal bir görünüm arzeder. Oldukça zengin taş işçiliğine sahip portali çeşitli renklerdeki mermerlerden yapılmıştır. Ortasında köşk mescit bulunan avluya bu muhteşem taç kapıdan girilir. Avlunun sağında süslü revaklar, solunda ise depo ve odalar bulunmaktadır. Avlunun kuzeyinde ise insan ve hayvanların birlikte barındığı bir mekan yer alır. Ağzıkarahan - Aksaray
Ağzıkarahan, portalleri, köşk mescidi, kuleleri ve diğer mimarî özelliklerinden dolayı kale görünümlü sultanhanlarını hatırlatmaktadır. Avlu ortasında anıtsal bir yapı gibi görünen ve dört kemer üzerine oturan köşk mescit, etrafında ise revaklı ve kapalı mekanlar yer alır. Ağzıkarahan süslemelerinde insan, hayvan ve bitkisel motiflerin tercih edilmemiş olması hana farklı bir özellik kazandırmıştır. Hanın dışında güney tarafında dikdörtgen planlı bir de hamamı bulunmaktadır. Ağzıkarahan, Karamanlılar ile Memreş adlı bir Türk beyi arasındaki çatışmada büyük tahribe uğramış, iki kulesi yıkılmış; 14. yüzyıl başlarında Kerimeddin Gazan Han tarafından yeniden yaptırılmıştır. Ağzıkarahan'a 17 km, Alayhan'a 12 km uzaklıkta olan Tepesidelikhan'ın diğer adı da Öresinhan'dır. Kapalı avlulu kervansaray grubundaki hanın kitabesi kayıp olduğundan kesin yapılış tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemekle birlikte, 13. yüzyılın üçüncü çeyreğine ait olabileceği araştırmacıların ortak görüşüdür. Portali ve kubbesinin bir kısmı yıkılmıştır. Ancak, pandantifli kubbenin etrafında yer alan birbirine simetrik üçer sütunla destekli beşik tonuzlu mekanlar oldukça etkileyicidir. Sultanların yaptırdığı ilk hanlardan olan ve Nevşehir'e 35 km uzaklıktaki Alayhan'ı, bugün Aksaray-Nevşehir yolu ikiye bölmüştür. Yazılı kaynaklarda adı geçen II. Kılıçarslan Kervansarayı'nın, bu han olması ihtimali bulunmaktadır. Genellikle açık ve kapalı bölümlerden oluşan sultanhanlarının bu örneğinin ne yazık ki açık bölümü tamamen yıkılmış, günümüze sadece üç sahınlı, yedi tonozlu kapalı bölümün bir kısmı kalabilmiştir. Geometrik motifli ve yedi sıralı mukarnaslı portalinde tek başlı, çift gövdeli arslan tasviri dikkati çeker. Sarıhan, Avanos
Sarıhan'da yapı malzemesi olarak sarı, pembe ve devetüyü renginde, oldukça düzgün kesme taşlar kullanılmıştır. Gerek anıtsal portalin, gerekse iç portalin kapı kemerlerinde iki renkli taşlar kullanılmış, böylece dekoratif bir görünüm sağlanmıştır. Üst kısımları yer yer yıkılan han, 1991 yılında restorasyonu tamamlanarak orijinal haline getirilmiştir. Selçuklu sultanları, sultanhanların en son örneklerinden olan Sarıhan'dan sonra han yaptırmamışlardır. Nevşehir'den çıktıktan sonra Kayseri-Sivas yolunun 45. km'sinde bulunan Tuzhisar köyünde yer alan bir diğer önemli kervansaray Kayseri Sultanhanı'dır. Hol portalindeki kitabesinden 1232-1236 yılları arasında I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. 3900 m²'lik alana inşa edilen Kayseri Sultanhanı, plan bakımından daha çok Aksaray Sultanhanı'na benzemektedir. Girişi kuzeyden olan hanın portalinin her iki yanında, alt kısımları kare, gövdesi yarım daire sütunlardan oluşan kuleler yer alır. Kısmen yıkılmış portali ise klasik Selçuklu portallerinden farksız olmasına karşın bu kulelerin arasında anıtsal bir görünümdedir. Yüksek kemerli bir holden kare planlı avluya geçilir. Avlunun tam ortasında yer alan kare planlı köşk mescit, kemerli dört kaide üzerine oturur. Avlunun kuzeybatısındaki kubbeli hamam beş bölümdür. Hamama sağdaki revağın kuzeybatı köşesindeki kapıdan girilir. Kayseri Sultanhanı 1951 yılında restore edilerek bugünkü haline kavuşmuştur. Atabey emir Celaleddin Karatay tarafından yaptırılan Kayseri-Malatya güzergahındaki Karatayhan belki de Kapadokya kervansarayları arasında en iyi korunanıdır. Türkiye ile Suriye arasında bağlantıyı sağlayan önemli ticaret yolunun üzerinde bulunan hanın yapımına Alaaddin Keykubat zamanında başlanmış, Keyhusrev zamanında, 1240-41'de tamamlamıştır. Bu bina Tanrı'ya aittir diye başlayan hanın kitabesi, Tanrı tektir, ölümsüz ve süreklidir şeklinde devam etmektedir. Celalettin Karatay, yaptırdığı kervansarayın tamamlandığını görmek için Kayseri'den yola çıkar. Kervansaraya ulaştığında yapının ihtişamından dolayı büyüklük duygusuna kapılmaktan korkar ve geri döner. Vakfiyesinden Karatayhan'ın hem ekonomik, hem de sosyal yardım için yaptırıldığı anlaşılmaktadır. 46x80 m ölçülerindeki hana giriş güney duvarındaki gösterişli portalindendir. Beden duvarlarından yüksek ve dışa doğru taşkın olan portalinde geometrik, bitkisel ve figürlü olmak üzere üç tip bezemeyi bünyesinde bulundurması diğer kervansaraylardan ayrılan en önemli özelliğidir. Portalden avluya geçiş sivri tonozlu bir eyvan vasıtasıyladır. Eyvanın iki yanında mescit, personel odaları ve kimi araştırmacılara göre Celalettin Karatay'a ait olabilecek türbe bulunmaktadır. Avlunun doğu kenarında sivri tonozlu, ince, uzun, doğrudan avluya açılan hücreler, batısında ise revaklar bulunur. Kervanların geçtiği kasaba ve köyler gibi konakladığı kervansarayların civarı da küçük bir ticaret merkezi haline gelirdi. 13. yüzyılda Suriye, Irak, Doğu Anadolu ve İran'dan Kayseri, Sivas istikametinde ilerleyen yolların kavşağında bulunan Karatayhan da böyle bir merkezdi.
|
![]() |
Hotel | Türkiye | Kapadokya | Turlar | Fotoğraflar | Misafir Defteri | Rezervasyon | Home |