Ataman Title

Title Cappadocia

HotelTürkiyeKapadokyaTurlarFotoğraflarMisafir DefteriRezervasyonHome

 
İki Denizin Kıyısında:
Çanakkale

KaleMitoloji ve söylence yönünden zengin bir yöredir Çanakkale. Söylenceye göre, eskiden Ege ile Marmara denizlerini birleştiren, Anadolu ile Trakya'yı birbirinden ayıran bir boğaz yokmuş. Deniz Tanrısı Poseidon, bugün Çanakkale Boğazı denilen yerde karaları ikiye ayırıp bir boğaz oluşturmuş ve iki denizi birleştirmiş. Çanakkale antikçağda Helenler tarafından Dardanos (Dardania) diye anılıyordu. Bu şehri kuran Dardanos, tanrılar tanrısı Zeus ile Elektra'nın oğlu. Çanakkale'nin otuz kilometre kadar güneyinde yer alan ünlü antik kent Troya ise Dardanos'un torunu olan Tros'un oğlu İlos tarafından kurulmuş. Çanakkale Boğazı da bazı dönemler İstanbul Boğazı'nı kıskandıracak derecede önemli olaylara tanıklık etmiş. Söz gelişi Makedonya Kralı Büyük İskender Trakya'dan Anadolu'ya MÖ 334'te, Osmanlılar ise 1353'te Orhan Gazi tarafından bölgenin alınmasından önce de Anadolu'dan Trakya'ya hep bu boğazdan geçmişler. Çanakkale Osmanlılar döneminde Kale-i Sultaniye adıyla anılırdı. Ünlü gezginimiz Evliya Çelebi, yine ünlü 'Seyahatname'sinde kentin "kurucusu Valide Sultan olduğundan adına Sultaniye denmiştir" diye yazar. Kente adını veren Kale-i Sultaniye'nin (Sultan Kale) Fatih Sultan Mehmed döneminde yapıldığı biliniyor. Yine Evliya Çelebi, IV. Mehmed döneminde Boğaz'ın Rumeli yakasına bir kale yaptırıldığını ve buraya da Kale-i Hakaniye dendiğini yazar. Seyahatname'de Çanakkale için şöyle der Çelebi: "Havası ve suyu çok güzel olduğundan güzelleri boldur. Erkekleri Cezayir Levendi biçiminde olup iridirler. Bağ ve bahçeleri çoktur. Üzümü, tatlı şırası, şarabı, üzüm turşusu, bulaması, köftesi ve pekmezi meşhurdur." Bu 'meşhurlara' Çanakkale'nin rüzgârını da eklemek gerekir. Rüzgâr sörfü meraklıları bunu çok iyi bildikleri için yaz aylarında Çanakkale'nin Ege'ye bakan kıyılarına koşar ve günün hemen hemen her saatinde sörflerini dalgaların üstünde kaydırırlar.

Kale-i SultaniyeÇanakkale denince iki ünlü savaş hatırlanır. İlki MÖ 1200'e doğru yapılmış efsanevi Troya Savaşı, ikincisi ise bundan tam 3115 yıl sonra yaşanan Çanakkale Savaşları. Çanakkale Savaşları denince de Conkbayırı Muharebesi ve Miralay Mustafa Kemal hatırlanır.

"Çanakkale içinde Aynalı Çarşı / Ana ben gidiyorum düşmana karşı" türküsü de o günlerden yadigâr. Aynalı Çarşı günümüzde de varlığını sürdürüyor. Saat Kulesi, Yalı Han, Fatih Camii, içinde Çanakkale Savaşları Müzesi'nin bulunduğu kale ve kale mescidi ise kentin görülmesi gereken diğer tarihsel yapıları.

Kentten çıkıp güneye doğru uzanan yolda (Çanakkale- İzmir karayolu) ilerlerken ilk durak İntepe olmalı. Buradan Boğaz'ı, Ege Denizi'ni ve Trakya (Rumeli) kıyılarını seyrederken insan kendini doğa ve tarihle iç içe hisseder. Boğaz'ın sonbaharda firuzeye çalan rengi ile çamların yeşili, diğer ağaçların kızarmış ve sararmış yaprakları tam anlamıyla bir renk cümbüşü yaratır. Gelibolu Yarımadası'nın güney ucundaki Hisarlık Burnu'nda yer alan Çanakkale Şehitleri Anıtı ise karşı kıyıdan görkemle yükselir. Deniz ile karayolu arasında kalan Troya'yı geçtikten sonra deniz yönüne çevrili bir yol levhası, Bozcaada'yı ve MÖ 310'da kurulmuş olan Alexandreia Troas kenti kalıntılarını işaret eder.

Çam ağaçları ve köyler arasından geçen bir yoldan Geyikli beldesine ulaşıp kıyıdaki Yeni İskele'den bir araba vapuruyla yirmi beş dakikada Bozcaada'ya geçilebilir. Adada bağbozumu tarihine rastlayan, panayırlar kurulan Ayazma Şenliği ise her yıl 26-29 Temmuz günleri yapılır. Adanın kuzey kıyılarından, ülkemizin en büyük adası Gökçeada (İmroz) gözükür. Adaya Çanakkale'den düzenli feribot seferleriyle ulaşılır.

Dalyanköy'de yaşayanların ve yöre sakinlerinin 'Eski İstanbul İçi' diye adlandırdıkları Alexandreia Troas antik kentinin güneyinde, Gülpınar beldesindeki Smintheion Kutsal Alanı'nda Anadolu'daki üç ünlü tapınaktan biri olan Smintheion Apollon Tapınağı yer alır. Daha güneye inildiğinde Türkiye'nin en batı noktası olan Babakale köyüne ulaşılır. Buradan Edremit Körfezi'ne kıvrılmak istenirse ancak içeriden geçen karayolu kullanılabilir.

Bu yolun sonunda karşınıza, bir tepenin üzerindeki Assos antik kenti ve yamaca kurulmuş olan Behramkale çıkar. En tepedeki Athena Tapınağı'ndan muhteşem bir manzara görülür: Güneyde ve batıda Ege Denizi, doğuda geniş bir yay gibi uzanan Kadırga Koyu, iyice aşağılarda kalan kuzeydeki vadide yeşilin binbir çeşidi. Tapınaktan aşağıya deniz kıyısına bakıldığında, antik kentin denize gömülmüş limanının mermerleri yeşil ile mavi arası bir renkle harelenir. Dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı Kaz Dağı (İda Dağı), efsaneleri ve hâlâ özgün yaşantılarını sürdüren yörükleriyle tanınır. Ezine, Bayramiç, Ayvacık pazarlarında kendi dokudukları kilimleri satan yörük kadınlarını görebilirsiniz. Marmara'ya kıyısı olan Biga ve Lapseki, Kınık Türklerinin Kızıl Keçeli boyundan gelenlerin kurdukları Yenice, kömür madenleri ve seramik fabrikasıyla tanınan Çan, ilin Rumeli yakasında yer alan ve Kilitbahir Kalesi'yle simgeleşen Eceabat, sardalyasıyla ünlü Gelibolu, Gazi Süleyman Paşa'nın türbesinin ve Namık Kemal'in mezarının bulunduğu Bolayır, doğal ve tarihî güzellikleriyle Çanakkale'nin yakınında asla unutulmaması gereken yerleridir.


Kaynak:
Skylife 10/2001
* Eray Canberk, yazar
 
  
cizgi.gif (1086 bytes)

Hotel | Türkiye | Kapadokya | Turlar | Fotoğraflar | Misafir Defteri | Rezervasyon | Ana Sayfa